Sevgili Jiyong,
Hayatımda hiç bu kadar çok etkilenmemiştim bir rüyadan… Bunu
sadece sana anlatabilirim. Ama yeri burası değil. Bir araya geldiğimde
anlatacağım hepsini.
Sadece bana etkilerini bilmeni istedim şimdilik.
Donup kaldığım bir şey yaşadım. Her şeyin bittiğini
hissettim. Ağladım, bağırdım ama sesimi duyuramadım. Yardım için kimseyi
çağıramadım. Kendim de kalkıp gidemedim. Ayaklarım oraya yapışmış gibiydi. Kollarımı
bile kaldıramadım. Sıkı bir iple bağlanmıştım sanki. Sesime ne olmuştu hiç
bilmiyorum. Çıkmadı. Yalnızca o sesi duydum. Hayatımın, hayallerimin, her şeyin
elimden kayıp gittiğini belirten bir sesti.
En kötüsü de, her şey benim suçumdu. Yapmamam gereken bir
şeyi, dalgınlıkla yaptığım için olmuştu bunlar. Daha dikkatli olmalıydım. Sadece
birkaç saniyelik bir zaman diliminde her şey olup biterken hem umutsuzluk, hem
korku, hem de vicdan azabı ve pişmanlıkla boğuştum. Neredeyse ölecek gibiydim,
ama ölmeyeceğimi ve ömrümün kalanında bu acıyı hissetmem gerektiğini de
biliyordum. Ölmek daha kolaydı. Ve acısız. Hatta umut dolu… Sesler kesildiğinde
hareket kabiliyetim de geri gelmişti. Hemen koştum. Uzaklaşmak mı istiyordum
yoksa daha yakından bakmak mı hatırlamıyorum.
Uyanmışım.
Etrafıma bakıp bunun gerçek olmadığını söyledim kafamın
içinde kendime.
Sonra yaptığım ilk şey müzik çalarıma uzanmak oldu. Şok ve
korkuyla ellerim titreyerek kulaklığı kulağıma taktım. Odadan çıkıp yalnız
kalabileceğim bir yere geldim ve şimdi hangisi olduğunu hatırlayamadığım bir
Big Bang şarkısı açtım. Yine de rüyanın gerçek olup olmadığını düşünüp
duruyordum. Böylece sesi yükselttim ve sona getirdim. Kulaklarım acıyordu.
Kafamın içi senin sesinle dolmuştu. Düşünceler bir süreliğine uzaklaştı. Ancak tam
olarak kendime gelmem birkaç şarkı sürdü.
Rüyamı kimseye anlatmadım. Anlatacağım tek kişi de sensin. Çünkü
o an beni kendime getiren de sen olmuştun.
Bu mektubumda, bir hata yaptığında ya da çok üzüldüğünde,
pişman olduğunda, acı çektiğinde sen ne yaparsın, diye sormayacağım. Senin müziklerini
dinleyen biri olarak ne yaptığını anlayabiliyorum.
Sen hepsini bizimle
paylaşıyorsun.
Bu sana iyi hissettiriyor mu gerçekten? Ben ne yapmalıyım
iyi hissetmek için?
Sana anlatmak yeterli olacak mı?
Sevgiler...
Prenses.
2 yorum:
Blogun çok hoşuma gitti nasıl da içten yazıyorsun öyle...Kıskandım açıkçası:)Takipteyim Prenses^^
Teşekkür ederim çok mutlu oldum bu yorumuna :) Mektuplardan oluşan bir blog olduğu için aklımdan geçeni olduğu gibi yazıyorum, karşıdakine yolladığım mektuplar gibi :)
Tekrar teşekkür ederim takibin ve yorumun için :)
Yorum Gönder